Işık Veren Yaprak
Bu masalda, cesur kız Ela, köyünü kurtarmak için Güneş Tepesi'nde mistik bir yolculuğa çıkar. Yolculuğu boyunca sabrı, cesareti ve yardımseverliğiyle sınanan Ela, Işık Veren Yaprak'ın sırrını çözerek köyüne umut getirir. "Işık Veren Yaprak" masalı, çocuklara zorluklar karşısında pes etmemeyi, sabır ve cesaretle hareket etmenin önemini anlatan büyüleyici bir hikaye sunuyor.
Bir zamanlar, Güneş Tepesi adında yemyeşil bir dağın yamacında bir köy varmış. Bu köyde yaşayan insanlar, her sabah dağın zirvesinden doğan güneşin verdiği enerjiyle mutlu ve güçlü bir hayat sürerlermiş. Ancak bir gün, güneş birdenbire eskisi kadar güçlü doğmamış ve köydeki insanlar giderek güçsüzleşmeye başlamış. Tarlalar kuruyor, sular çekiliyor, herkes ne yapacağını bilemez haldeymiş.
Köyün en genç ve cesur kızı olan Ela, bu duruma bir çözüm bulmak için harekete geçmiş. Büyükannesinden öğrendiği bir hikaye ona umut olmuş: “Dağın zirvesinde Işık Veren Yaprak adında sihirli bir bitki var. Bu yaprak, bulutların bile ötesinde saklanır ve onu bulan kişi köyünü kurtaracak güce sahip olur,” demişti büyükannesi.
Ela, büyükannesinin bu sözlerinden cesaret alarak yola çıkmış. Yanına sadece biraz su ve birkaç dilim ekmek alarak, Güneş Tepesi’nin zirvesine tırmanmaya başlamış. Yol boyunca karşısına birbirinden zorlu engeller çıkmış. Önce sert rüzgarlar ona engel olmuş, sonra kayalık geçitler ona yol vermemiş. Ama Ela her zorlukta sabırla ilerlemeye devam etmiş.
Bir gün, Ela ormanın derinliklerinde kaybolmuş gibi hissederken karşısına devasa bir ağaç çıkmış. Bu ağaç, diğer ağaçlardan çok farklıymış; dalları gökyüzüne kadar uzanıyor, yaprakları ise güneş ışığı gibi parlıyormuş. Ela, büyükannesinin bahsettiği Işık Veren Yaprak’ın bu ağaçta olduğunu anlamış.
Ancak ağacın altında yaşlı bir baykuş belirmiş ve Ela’ya şöyle demiş: “Bu yaprağı almak istiyorsan bir sınavdan geçmelisin. Işığı yalnızca cesur, sabırlı ve yardımsever bir kalp taşıyanlar görebilir. Eğer başarılı olursan, köyünü kurtarabilirsin.”
Ela cesurca baykuşa başını sallamış. Baykuş ona üç soru sormuş: İlk soru: “Güneşi en parlak gösteren nedir?” Ela, “Umut,” demiş. “Umut, en karanlık günleri bile aydınlatır.”
İkinci soru: “Zorlukları aşmanın en iyi yolu nedir?” Ela, “Sabır ve azimle,” demiş. “Yol ne kadar zor olursa olsun, vazgeçmemek gerek.”
Üçüncü soru ise: “Bir toplumun gerçek gücü nedir?” Ela düşünmüş ve “Paylaşmak ve yardımlaşmak,” diye cevap vermiş. “İnsanlar birbirine yardım ettiğinde herkes kazanır.”
Baykuş bu cevaplardan memnun kalmış ve Ela’yı ağaca yönlendirmiş. Ela, ışık saçan yaprağı özenle almış ve köyüne geri dönmüş. O anda, Güneş Tepesi’nin üstünde yeniden parlak güneş doğmuş, köydeki herkes eski gücüne kavuşmuş.
Ela, köyüne yaprağı getirdiğinde köy halkı ona teşekkür etmiş ve Ela’nın cesareti, sabrı ve yardımseverliğiyle köy tekrar neşeye kavuşmuş. Ela, köyünün kahramanı olmuş ve Güneş Tepesi’nin hikayesi nesilden nesile anlatılmaya devam etmiş.